İlişkide Çatışmadan Fırsatlara
İlişkide Çatışmadan Fırsatlara “Ben içerideyim, sen dışarıda. Ben karanlıkta kalmışım, güvenli, doymuş, sıcak ama ışıksız. Sen soğuktan buz kesmişsin. Uzun bir yoldan gelmişsin, yoluna taşlar çıkmış ve acıkmışsın. Ben dışarıda ne olduğunu bilmiyorum. Sen içeride ne ya da kimin olduğunu. Yolculuğun sonunda bir ev görüyorsun ve bir kapı. Aslında umut bu senin için, ihtiyaçlarını karşılayacağın bir ev olabilir. Korkuyorsun. Kapının eşiğinde oturup bekliyorsun, belki biri kapıyı açar diye. Oysa içerideki kişi, kapının önündeki varlığından habersiz. Sen çalmazsan o kapı açılmayacak belki hiçbir zaman. Büyük bir cesaretle çalıyorsun kapıyı, biraz tedirgin ama umutlu. Kapının ardındaki benim, ben de dışarıdakilerden tedirginim ama belki diyorum güzel, iyi bir şeydir bu. Ürkekçe ama cesaretle açıyorum kapıyı korkularıma rağmen. Seni görüyorum; üşüyen ellerini, yorgun gözlerini, susamış dudaklarını, tedirginliğini, kabul görmeme korkunu. Gülümsüyorum, yüzündeki sis dağılıyor. Gülümsüyorsun.. Bir adım geri çekiliyorum, başımı eğerek. Seninle birlikte karanlık odama ışık doluyordu. Ben sana temel ihtiyaçlarını sunuyordum, sen bana sevgi, arkadaşlık, aidiyet ihtiyaçlarımı. Hiç konuşmuyoruz ama ben sana aklımla soruyorum. Sen ruhunla cevaplıyorsun. Sen bana aklınla soruyorsun. Ben ruhumla cevaplıyorum. Yıllardır tanışıyor gibi anlaşıyoruz. Öyle dolu, öyle derin ve sessiz. Bir bütün kadar tamamlanmış. “İyi ki geldin” diyorum, “ evim kadar ruhum da aydınlandı, neşe doldu, huzur buldu.” “İyi ki açtın kapıyı “ diyorsun, “Ne bedenim, ne ruhum daha fazla bu açlığa ve ayaza dayanamazdı donar ölürdü.” Şimdi bu hikayeye şu açıdan bakmanızı rica edeceğim; Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi şu şekildedir; fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi/ ait olma ihtiyacı, saygı / değer görme ihtiyacı , kendini gerçekleştirme ihtiyacı. Peki ilişkideki çatışmaların sebeplerini hiç bu açıdan düşündük mü ? Mesela biz, sevdiğimiz biriyle biraz daha zaman geçirmek isterken, belki o da işten yorgun geldi ve önce temel ihtiyaçlarını gidermesi gerekiyor. Ya da bize zaman ayırmadığını düşünüp sitemler ederken, o ise önce güvenlik (iş, mülkiyet, barınma) ihtiyaçları için mecbur kalıyor ise bir şeylere? Gerçekten bir de onun açısından bakabiliyor muyuz duruma? Yâda olayın dışına çıkıp içinde bulunduğumuz durumu objektif bir şekilde değerlendirebiliyor muyuz ? Şimdi siz değerli okuyucuya sormak istiyorum ; İlişkide bulunduğumuz insanların hangi ihtiyaçlarına cevap veriyoruz yâda veremiyoruz ? Peki onlar bizim hangi ihtiyacımıza cevap veriyor ya da veremiyor ? İlişkide bulunduğumuz kişi ve durumlar bizim hangi değerimizi besliyor ? Bizi bağlayan ortak noktalar neler ? Çatışmalarımız tam olarak nereden kaynaklanıyor ? Bunu değiştirmek için neler yapıyoruz? Pozitif dille gerçek duygularımızı, ricalarımızı ve ihtiyaçlarımızı dile getirebiliyor muyuz ? Doğru iletişim kurabiliyor muyuz ? Bu gibi sorulara cevap verebildiğimiz ve pozitif bir dille bunu karşı tarafa iletebildiğimiz takdirde inanın o ilişkiye daha farklı açıdan bakıp, çatışmaları fırsatlara dönüştürmüş olacağız. O halde doğru iletişimin gücünü keşfetmemiz dileğiyle.Sevgi ve ışıkla kalın. Güldeniz Turaç Öz Profesyonel Koç / Eğitmen31.03.2021