Bir kitap hayatımızı değiştirebilir, bize bir dost da olabilir, öğretmen de.. Ben olaya biraz farklı yaklaşmak, sorular sormak ve bu bağlantıları kendinizle kurmanızı istiyorum. Kim bilir tanımlayamadığımız yanlarımızı böylelikle tanımlayabiliriz belki de..
Şimdi, Kendimizi bir kitap olarak düşünelim ve kendi kendimizi tasarlayalım..
Kitabın cildi nasıl olurdu ? Rengi, dokusu.. İlk bakışta insanların dikkatini çekmesini istediğin şey ne olurdu ? Peki, sayfaları nasıl olurdu; hangi kağıt türünden oluşurdu ; Kuşe, saman, beyaz, karton (tnistol) ? Bu kitabın içerik bakımından, yoğun olarak okuyucuya nasıl bir bilgi vermesini, ne hissetmesini isterdin ?
Hangi tür bir kitap olurdu ; Anı, anlatı, deneme, araştırma, biyografi, eğitim, edebiyat.. ? Konusu ne ile ilgili olurdu ; psikoloji, tarih, felsefe , gezi, sanat, iş dünyası , ekonomi… ? Okuyucu kitlesi yoğun olarak hangi kesim olurdu; Öğrenci, iş insanı, ev hanımları, çocuklar ya da hepsi mi ?
Düz yazı şeklinde mi olurdu, şiir tadında mı ? Görsel içerikler ya da sembolik ifadeler barındırır mıydı ? Bunlar hangi tarz olurdu ? Vermek istediğiniz mesaj tam olarak ne olurdu ? Kimlerden, nelerden esinlenir ilham alırdın ? Kısa kısa hikayelerden mi oluşurdu yoksa, bir konu sonuna kadar devam mı ederdi ?
Yalnızca yazılı bir kitap mı olurdu, sesli formata da dönüştürür müydün ? Seslendiren kişinin ses tonu ve konuşma hızı nasıl olurdu ? Akademik bir dil mi kullanırdın, samimî ve basit mi ? Ve bu kitap başka hangi dillere çevrilmeliydi ?
Peki ya, okuyucu bu kitabı bitirdiğinde ,okuyucunun zihninde bıraktığı en önemli iz ne olurdu ? Okuyucuya kattığı hangi değer onu bir başucu kitabı yapar ya da bu kitabı bir başkasına önermesine olanak sağlardı ?
Kitabı tasarlarken göz önünde bulundurmamız gereken noktalara gelecek olursak ; bazen kelimeler donup kalacak, günlerce düşüneceksin, kızacaksın neden yazamıyorum, neden ilerlemiyor diye. Köreldiğini düşünüp, başarısız hissedeceksin belki.. Fakat korkma ! Bil ki, bu bir evrilme ve yeniden doğum sürecidir. Ve ansızın bir şey olacak, ruhun ışıldamaya, zihnin çiçeklenmeye başlayacak birdenbire akacak, derin hissedişlerin. Nehirlerin, denizlerle buluşacak. Kelimeler kendi kendini doğuracak, sen bile şaşıracaksın yaratım gücüne.
Bazen yayın esnasında aksaklık olacak, bazen doğru okuyucuyla buluşamayacak, bazen dilinden anlamayan okuyucular tarafından eleştirilere maruz kalacaksın. Bazen hataların olacak ve usta ellerin bir dokunuşu gerekecek. Bazen de dilinden anlayanlarla daha çok anlamlanacak, satır aralarında bile bütünleşecek, özgürleşecek, onun ruhuna dokunacak ve ışık olacaksın..
Kitapların öyle güzel bir yönü vardır ki; siz tasarlar, kendi bakış açınızı insanlarla paylaşırsınız, bununla birlikte onu yorumlamak ise yüksek oranda okuyucunun bilinç düzeyine, yaşanmışlıklarıyla kurduğu bağa ve algılayışına bağlıdır.. İşte bu Kitap (biz ve bizi biz yapan şeyler ) ve okuyucu (diğer insanlar ve durumlar) metaforu ile hayatımızın her alanına dokunmak, kontrol edemediklerimizi fark ederek anlayışla kabul etmek, kontrol edebildiğimiz noktalarla ise daha iyi, daha tatminkâr bir yaşam için neler yapabileceğimizi fark etmenize yardım sağlasın istedim..
“Okunacak en büyük kitap İnsandır. “ demiş Hacı Bektaş Veli..
Demem o ki, sen de en doğal halinle kendini tasarla ve koy ortaya. Seni anlayabilen zihinlerle, ruhsal dokunuşunu hisseden sıcacık yüreklerle, aydınlık bir yerde mutlaka karşılaşacaksın. Ve şimdi Kalbinle gülümse, aşk ve ışık ile. .
Güldeniz TURAÇ ÖZ
Profesyonel KOÇ / EĞİTMEN
17.01.2021